Tramvay Ikilemi Sorununu ilk kez Philippa Foot, "Kürtaj Sorunu ve Çift Etki Öğretisi" (1967) adlı makalesinde hazırladı. Kısa süre sonra, Judith Thomson ve diğer filozoflar tarafından varyasyonlar geliştirildi.
"Bir tramvay yolunun yakınlarındasınız. Derken uzaktan, hızla size doğru yaklaşan ve kontrolden çıkmış bir tramvayın sesini duyuyorsunuz. O anda görüyorsunuz ki tramvay yolunun üzerinde ellerinde aletler olan ve tramvayın geldiğini görmeyen, göremeyecek olan beş işçi. İşçilere seslenmek isteseniz dahi artık çok geç, işçiler toparlanıp kalkana kadar tramvay onları çoktan ezip geçmiş olacak. Birden rayların devamındaki makası kontrol eden kaldıracın hemen yanınızda olduğunu fark ediyorsunuz. Ancak, yan taraftaki bu rayın aşağısında, diğer rayın üzerindeki beş işçi kadar habersiz, yalnız bir işçi bulunuyor. "
Ne yapardınız?
Kolu çekip, beş kişinin hayatını kurtarmak için tramvayı o tek kişinin üzerine yönlendirir miydiniz?
Tramvay Ikilemi bizim uyguladığımız kararın sonuçlarını ve ahlaki değerini sadece sonuçları tarafından belirlenip belirlenmediğini dikkate almamızı sağlar.
Pragmatik bakış açısı bize ne kadar çok insan yarar görürse o kadar iyi olduğunu söylerken, deontolojik bakış açısı, iyi bir eylem yapsakta beş kişiyi kurtararak bir kişinin ölümüne sebep olmanın yanlış bir davranış olduğunu göstermektedir.
Peki bu tutarsızlığı ne açıklaya bilir?
Küçüklüğümğüzden beri başkalarına zarar vermenin cezalandırıcı sonuçları olduğu bize öğretiliyor ve biz bu yüzden başkalarına zarar verecek davranışlarda bulunmamaya eğilim gösteriyoruz, tabikide zaman içerisinde bu öğrendiklerimiz ve model aldığımız durumlar ve insanlar değişebilir ve bunun tam tersinide yapabiliriz.
Bu tür ahlakı ikilemlerde her insanın karar alırken farklı nedenleri ve düşünceleri olabilir.Bu şekilde kararlarına ilişkin haklı sebepleri de olabilir. Bu durumlar bir insanın ölmesine neden olmak veya beş kişinin öldürülmesine izin vermek konusunda tartışmaya ve herkesin farklı düşüncelerini ortaya koyması için oluşturulmuştur.
Bilişsel bilime baktığımızda ilk kez bu konuyu felsefeden bilişsel alana taşıyan Hauser, Mikhail ve diğerleridir. Onların araştırmalarına göre cinsiyet, yaş, eğitim seviyesi ve kültürel geçmiş gibi faktörlerin insanların yargılarını etkilemeyeceğini, kadınların erkeklerden daha güçlü deontolojik eğilimleri olduğunu, erkekler kadınlara göre biraz daha güçlü pragmatik bakış açısı sergilediğini ortaya koymuştur.
Herkesin eşit haklara sahip olduğunu düşünürsek iki durumda da yanlış yapmış oluruz ama o raylarda kimin durduğu da bazı insanlar için kritik bir öneme sahip olabilir.
Bu konuda en iyi örnek benim için "The Bridge" filmidir. "Bir baba 8 yaşındaki oğluna kenarda durmasını, kendisininde gemilerin geçmesi için köprüyü kaldırmaya gittiğini söyler aynı zamanda tren gelmektedir ama baba oğlunun veya trenin sesini duyamaz. Çocuk farkettiğinde baba kontrol odasındadır ve çocuk platformda bir kapı olduğunu bilir. Kapıya koşmaya başlar ama inmeye çalışırken düşer ve yaralanır. Baba bunu görür, ama tren yaklaşmaktadır ve derhal köprüyü indirmeye başlamazsa tren zamanında geçemeyecektir ve nehre düşecektir. Baba kararını yolculardan yana kullanır ve kolu çeker, oğluda platformun altında kalır." Bu seçim farklı alanlarda tartışılabilir.
Bu film erkeklerin pragmatik bakış açısı sergilediği örneğini oluşturmaktadır ama unutulmamalıdır ki bu sadece bir film ve gerçek bir durumla karşı karşıya kalındığında bir baba oğlunu seçebilir. Bu ikilemlerde doğru veya yanlış yoktur sadece insanların o anda ne düşündüğü ve hangi ahlaki değerlere sahip olduğu ile ilgili bir durumdur. Biri 5 kişiyi kurtarmanın doğru olduğunu savunurken karşıdaki kişiye göre bu yanlıştır. Başka biri ise bir kişiyi öldürmenin sorumluluğunu almaz ve kimseye yardım etmez. İnsanların küçüklüğünden beri oluşan ahlaki değerler ve aynı zamanda o anki etkenler bu konuda önem taşımaktadır.
Bir çok kişi pragmatik bakış açısından yana olacaktır ama önemli olan bunun sonucunda sorumluluğunu alabilmektir. Her iki koşulda da ortada bir seçim var, her iki durumda da birilerini kurtarırken diğerlerini ölüme terk etmiş olacağız.
İlk kez tramvay sorunsalının ahlaki tartışmasında verilen tepkilerin kadın ve erkekler arasında taksonomik bir farklılık yaratacağı düşüncesiyle karşılaştım. Şaşırtıcı bir yorumdu benim açımdan. Pragmatizm - Deontolojik yaklaşım ikileminde kadın ve erkeklerin davranışlarının fark ettiğini açıkçası bazı simulasyonlarımızda fark edememiştik. Ne var ki gerçekten iki ayarı beyin yapısı ve çevre kaynaklı davranışsal değişim mutlaka bu tepki farklılaşmasını getirecektir.
ReplyDeleteBridge filmi bir babanın oğlunun kaderiyle ve diğer insanlar arasında bir seçim yapması gerçekliği ile karşı karşıya getirmiş sonunda deontolojik yaklaşımı benimsemiştir. Bizim tramvay sorunsalımızda pratik çözüm veya ara formüller olmadığı için iki durum arasında bir mutlaklık söz konusudur. Yani ya bir kişi ya beş kişi ölecektir. Bu seçimin ara formülle mutlu sonla bitmesi mümkün olmayacağı için Bridge filmindeki gibi pratik bir sonuçla karşılaşma olasılığı olmayabilir.